18 Kasım 2012 Pazar

Milano

Hep gitmek istediğim bir yerdi ve sonunda bayram tatili geldi sabırsızlandığım tatilimin için kuzenimle beraber yola koyulduk.Gizem benden 2 yas buyuk ve kuzenden ziyade benim kardesim gibi.Pazartesi aksam ucagımıza bindik 2 bucuk saatlik yolculugun ardından Milano'dayız! Ucaktan iner inmez taksiye atladık ve otelimize ulastık. Otelimiz Lima'daydı yani centrale 10 dakika uzaklıkta bir mesafedeydi bu nedenden dolayı oldukca rahat ettik. İlk gün bavullarımızı yerlestirir yerlestirmez Ömer diye bir arkadasımızla beraber otelin yakınlarında bir yere bir şeyler içmeye gittik. Daha gider gitmez dikkatimi ilk çeken şeylerden bir tanesi Milano'da her yerin çok erken kapanmasıydı. Gittiğimiz bar tarzı bir yer bile 2 de kepenklerini indirip,hesapları topladı.Şansımıza hava o kadar güzeldi ki aksam bile üşümedik.2. gün sabah 10 da yola koyulduk hava güzel oldugundan dolayı metroya binmek yerine Duomo'ya yürüdük.Öncelikli cathedrali gezdik.İçerisinin mimarisi gerçekten ok etkileyiciydi.Birkaç resim paylaşmak istiyorum:


                                                       Mumumu yakıp dileğimi diledim:)



Burdan çıktıktan sonra yakınlarda Charleston diye bir restoranta gittik.Burası en meshur ve tavsiye edilen yerlerden biriydi.Hepimiz pizza yedik ve başarılıydı.Yemeğimizin sonunda Türk kahvesi yerine bu tadı inanılmaz kötü olan expresso shut ı içtik.Hesabımızı ödedikten sonra Brera'ya doğru yürümeye başladık.Brera eski tarz bir merkez.Burada sıksık cafe-barlar var.




Brera'ya gitmişkem Marc by Marc Jacobs'a uğramadan gitmek olmaz.Mağazayı gezindikten sonra cafesinde Lattelerimizi yudumlayıp Corso Como'ya yürümeye başladık.Bu arada genelde hep yürüdük.Ömer bizden bir iki gün önce orda olduğu için her yeri alnının içi gibi öğrenmişti bu yüzden de hiç vakit kaybetmeden devamlı gezdik.Corso Como'da Vogue editörünün butiğini gezdik.Kapı numarası 10 ve gerçekten mükemmel bir butikti.Mutlaka gidip gezin derim.Hatta yanında restorantı var aksam saatlerinde ışıklandırmasıyla birlikte güzel yemek yiyip vakit geçirebiliceğiniz bir yer.
Şık bir akşam yemeği yemeyi tercih ediyorsanız kesinlikle Armani Nobu'da yemelisiniz.Biz şahsen yemeklerine ve servisine bayıldık.

                                                                    Armani Nobu

Gecd klubu olarak ise Cavalli veArmani prive'a gittik. Milano'nun en iyi gece kluplerinden iki tanesi.Çok keyifli bir 2 aksam geçirdik.Kimse kimseyi rahatsız etmiyordu.

Via monte napoleone, corso venezia ve via spiga bütün büyük markaların bulunduğu sokaklar.Tabiki oldukca büyüleyici!:) İnsan her birinden bir şey alıp çıkmak istiyor:) Montenapoleonenin sonunda via manzoniye cikiyosunuz.Orada Armani otel,cafe ve butiği var.Mutlaka tabiki gezin derim!

Son günümüzde ise öğlen Luini'de panzerotti yedik suan yazarken bile agzım sulanıyo.Tek kelimeyle mükemmeldi.


Bu arada gündüz hava çok güzeldi tam tadını Duomo'nun çevresindeki restoranlarda yemek yerken yağmur bastırdı.


Aksam yemeğimizi Obika'da yedik.La rinascente'nin en üst katında.Herkese tavsiye ederim.Terası gerçekten başarılıydı.Orda yediğimiz pizza ve içtiğimiz sarap 4 gün içinde en güzelleriydi!Son akşamımızı da bol bol resim çekerek keyifli tatilimizi sonlandırdık:)





Aslında daha gezdiğimiz birçok yer ve resim daha var ama ben genel hatlarıyla size Milano'yu anlatmak istedim.Mutlaka gezilip görülmesi gereken bir yer özellikle alışveris tutkunları için.çünkü gerçekten alışveris için yaratılmıs bir şehir!




28 Ekim 2012 Pazar

Ürkek

Hep seninle ilgili beklentilerimi yüksek tuttum.
Bu sefer olucak dedim.
Gerçekten inandım.
Kaptırdım kendimi senin büyüne.
Her geçen gün inancımı daha da arttırdım.
Aslında senden kaynaklı değildi
Ben kendime kızıyorum,
Sana bu kadar kapıldığım için.
Baştan kendini belli etmiştin.
Ben sana 2. sanş vermek istedim.
O kadar korkak davrandın ki,
Kendin gibi olamadın.
En çok canımı acıtan şey;yazıklar olsun!
Seni her gördüğümde pişmanlık duygusu duymuyorum;
ama
Sana ne kadar uzak olduğumun farkına varıyorum.





16 Ekim 2012 Salı

Sahte Kişilik

Aslında çevrenize şöyle bir baktığınızda ne kadar da çok sahte insanın hayatınıza girdiğini farkedebilirsiniz.Önceleri anlamazsınız ama zamanla kimin sizi gerçekten dostunuz olduğunuzu anlarsınız.''Gerçek dost'' dedim farkındaysanız.Aslında gerçek dost diye de bir şey yoktur;çünkü insanlar bugün çok iyiyse yarın birden kötü.Değişkenlik son zamanlarda ok yaygın.Herkes sahte kimliğe bürünmüş bir şekilde etrafındakilere gülümsüyor.Kimisi uzun süre sahte davranışlarını karşısındakine sergilerken kimisi gün geliyor kafasına estiği gibi kendisine doğru gelen şeyden arkadaşlığını bitiriyor.Sen sonradan farkına varıyorsun ki o senin hiçbir zaman gerçek dostun olmamış.Hep bir cambazlık peşindeymiş,devamlı bir kompleks içindeymiş.Sempatik gülüşüyle etrafındakilern sempatisini kazanırken gerçek dostunu kaybettiğinin farkına varamadı.Gün geldi uyandı,farkına vardı;ama artık her şeyin için çok geçti.Karşındakinin samimiliğine inanmadığın sürece onunla asla arkadaş olamazsın ki zaten arkadaşlık ilişkileri aynen sevgili ilişkileri gibidir.Yani ilişki parçalandığı zaman onun parçalarını yeniden onarmaya çalıstığında asla eskisi olmayacağını bilirsin aslında.Sadece şans vermek istersin iyi niyetinden dolayı.Karşılıklı masaya oturduğunda ise ''samimiyet'' işin içine girdiği an da işte o anda her şey biter.Anlarsın ki bir daha asla sen ve o ikiz gibi olamazsınız.Sana karşı hata yaptığını anladığında sen ona bir adım atmaya cesaret etmek istersin aslında ama tam o düşünce aklına geldiğinde bir şey seni durdurur ve o karşındakinin sana karşı olan sahte kimliği aklına gelir işte yine o an her şey noktalanır.Fazla söze gerek kalmaz;çünkü zaten söylenmesi gereken her şeyi sen ona davranışlarınla,samimiyetsizliğinle anlatmışsındır.Dün canım dediğin insan senin ertesi gün düşmanın olmuştur.Tam olarak düşman olmasa da ona çok yakın.Sinsi davranan insanlardan her zaman korkacaksın!Yaklaşmayacaksın,uzak duracaksın her nolursa olsun.Hayatıma ne kadar sinsi insan girdiyse hepsi sahte kişiliklerdi.Şimdi hepsinden arındım,huzuru buldum,gerçeklerin farkına vardım sahte kişiliklerin sayesinde.Bu yüzden onlara ''ona'' bir kez daha teşekkür ediyorum.


Eda*


2 Ekim 2012 Salı

E*

Hayatının kontrolü daima senin elinde olmalı.
Niye mi?
Kontrolü elinde tutan kişi her zaman yere daha sağlam basar.
Kendi kendini yönetmeyi iyi bileceksin.
Kimsenin seni yönetmesine izin verme.
Kontrol daima elinde olsun ki
Söz hakkın olsun.
Kendi kendini yönlendiriceksin.
Yeri geldiği zaman fikir danışacaksin ama;
Kimsenin fikrinin esiri olmayacaksın!
Bağımsız yaşayacaksın.
Kimseye hesap vermeden,özgürce

Kendi paranı kendin kazanacıksın.
Kimsenin avucunun içine bakmayacaksın
Kimseye hesap vermeden yaşayacaksın.

Neden mi?
Çünkü hayatının kontrolü artık senin elinde!